Paris'e gittim, dönücem...

Sevgili okurlarım, Daha önce de bahsettiğim gibi yarın annemle kısa bir Paris turuna çıkıyorum. 19-22 Haziran tarihleri arasında blogumu süsleyecek yeni anılar yaşıyor olacağım... En kısa zamanda paylaşmak üzere, sevgiler... Dİyetisyen Serap Orak Tufan

15 Haziran 2012 Cuma


Bugün yoğun ve koşturmalı bir gün olacak. Çok aç uyandım. Sabah ilk işim 1 bardak su ve yarım saat sonrasında 1 bardak süt içmek. Kendimi bıraksam bir seferde yarım litre sütü rahatlıkla içerim ama tabi ki bunu yapmıyorum :) haa yapmışlığım var ama. Özellikle Ankara'da yaşarken 1 şişe AOÇ (Atatürk Orman Çiftliği) sütü 1 seferde içtiğim zamanlar oldu. Ankaralılar bilir, bu AOÇ süt ve dondurması bizim için çok önemlidir. Eskiden Ataşehir'e bir şube açmışlardı ama bir süre sonra kapandı. Çok üzüldüm :(


09.30
1 fincan süt

Ofise gelirken 1 Değirmen'e uğrayıp 1 adet poğaça aldım.

10.30
1 adet poğaça (2 dilim ekmek, 1 tatlı kaşığı yağ ve en fazla 1 dilim peynir kalorisi içerir yani ortalama 200-220 kcal. Bunu merak edenler için yazdım. Aslında sürekli kalori hesabı yapmak doğru değildir)
1 fincan kahve

Bugün öğle arası Palladium'a gitmem gerekiyordu ve sadece 1.5 saatim vardı. Hem işimi hallettim hem de arkadaşımla yemek yedim. Telaş içinde ofise geri geldim. 

14.00
1 porsiyon Ramiz Köfte (altındaki pidenin yarısını yedim, acı sosun da yarısını yedim)
1 kutu ayran

Ramiz Köfte
Ofisteki işlerimden sonra yeniden dışarıya çıkmam gerekiyordu. Bugün tam bir koşturmaca halindeyim. Çalışan kadının çilesi devam ediyor. Kendi kişisel bakım işlerim için kendime zor randevu verebiliyorum neredeyse! 

Bu saate kadar bolca su içtim. Et yemek beni uzun süre tok tuttu. Sebze yiyince insan daha çabuk acıkıyor.

18.30
2 adet zeytinyağlı kuru patlıcan dolması (bunu evden getirmiştim, ama o kadar ufaklar ki toplamda içindeki pirinç 2 kaşığı geçmez. Süper lezzetli bir ara öğün oldu. Anneciğimin ellerine sağlık)


Ofisten 20.00 civarı çıktım. Eşimle yemeğe gittik. Bizim evin karşı yolunda yani TEM'in diğer tarafında ne zamandır açılmasını beklediğimiz çöpşiş (Çöpçü) restoranı açılmış 4 gün olmuş. Hemen oraya gittik. Yemek gayet güzeldi. Etçi kocam diyetisyen karısının yanında utanmadan 2 porsiyon yedi. Bunu da bir kenara yazdım kocacım haberin olsun! :)

Çöpçü- Ataşehir Tem yan yolda


20.00
1 porsiyon çöpşiş (yağlarını yemedim tabi ki, diyette danışanlarıma verdiğim 1 öğündeki et hakkı kadar diyebilirim. Yani bundan yemek diyete gayet uygun)
1 kutu ayran
Biraz salata
1 lavaş ekmeği (sanırım 3 dilim ekmek kalorisi eder, çünkü çok büyük değildi ve çok inceydi)
1 bardak çay
Kuru soğanı ve domatesi de yedim


Artık bu akşam meyve yer gayet sağlıklı bir akşam geçiririm diye düşünürken aniden arkadaşarımızı davet ettik. Böyle arayıp da hadi bize gelin dediğimizde tamam diyip hemen gelen samimi arkadaşlarmıza bayılıyorum. Ani görüşmeler daha güzel oluyor. Öbür türlü insan kendini hazırlık yapmak zorunda hissediyor ki bu benim için her zaman imkansız çünkü işten 20.00'den önce çıkamıyorum. O zaman da kimseyi davet edecek durumum da olmuyor. Hatta bazen arkadaşlardan sonra eve geldiğim bile olabiliyor. 

Onlar gelince biraz atıştırmalı ve alkollü bir akşam oldu tabi ki. Bu hiç hesapta yoktu...

Eşim hazırladığı kokteyllerle bizleri şımarttı biraz ama ben tatlı içecek fazla sevmediğim için çok içmedim. Özetle,

1 küçük kadeh (1 çay bardağı dolusu ancak gelir) votka, redbull, portakal suyu karışımı  ve  1 kadeh kırmızı şarap içtim
10 tane kadar fındık çok az taneyle kavrulmuş yer fıstığı
10 tane kadar antep fıstığı
3 adet yeşil erik
1 kase kadar patates cipsi (işte buna yine pişmanım)

Arkadaşlarla sohbete dalınca fotoğraf çekmeyi unuttum malesef. Arkadaşlar gidince saat 01.00 civarı yattım. Sabah yine kahvaltı etmeyeceğim galiba...

Diyetisyen Serap Orak Tufan

14 Haziran 2012 Perşembe

Bu sabah daha düşük kalori almak adına kahvaltı yapmamaya karar verdim. Çünkü dün tam da yatmadan önce 1 paket cips yemiştim. Aldığımız fazla kalorileri en yakın zamanda atmak için harekete geçmemiz lazım. Kahvaltı etmeyerek ortalama 200 kcal az almış olacağım bu da akşam yediğim cipsi telafi eder. En azından matematiksel olarak. Ama kahvaltı yapmamak doğru birşey değil. Bunu asla alışkanlık haline getirmiyorum.

Evden çıkmadan önce mutlaka 1 bardak sütümü içiyorum tabi ki...

08.30
1 bardak süt

Bugün yoğun bir gün olduğu için zaten nasıl öğlen oldu anlayamadım. Öğle yemeğimi evden getirmiştim.

12.30
6-7 kaşık zeytinyağlı kabak yemeği (eşim sebze özellikle kabak yemediği için tüm yemeği ben bitirmek durumunda kalıyorum)
2 kaşık yoğurt
1 yuvarlak kepekli ekmek

15.00'den sonra arkadaşlarım geldi. Gelirken Komşufırın'dan kek almışlar. Kahvenin yanında çok iyi oldu :)

15.30
1 dilim kek (1 cm kalınlığında bir kek ortalama 1 dilim ekmek + 1 porsiyon meyve + 1 tatlı kaşığı yağ kalorisi içerir. Yani ortalama 170-180 kcal)
1 kupa kahve (şekersiz)

17.00
1 fincan Türk Kahvesi (tek şekerli)
1 adet kuru kayısı


Bu akşam flamenko dersim var. Ofisten biraz geç çıktığım için taksiye binip kursa gittim. Aslında yürüyerek gitmeyi düşünmüştüm ama işim aksadığı için ofisten geç çıkmak zorunda kaldım. Çıkmadan önce bir muz yedim.

19.30
1 büyük muz

Zaten yorgun bir günümdeyken bir de derse kimsenin gelmediğini görünce hocamı kandırdım ders yapmadık. Beraber flamenko videoları izledik. Size hocam Melis Cangüler'in son videosunu izleteyim bari. Tıklayın :)


Eşim beni almaya geldi eve gittik, bir baktım annem 3 çeşit yemek yapmış bırakmış. Eve gelip hazır yemek bulmak harika birşey bence :)

21.00
2 adet zeytinyağlı kuru patlıcan dolması
6-7 kaşık zeytinyağlı taze fasulye
2 kaşık yoğurt


Bu sene sevdiğim eriklerden pek yiyemedim. Bugün eşim bulmuş almış. Bu iri, çok ekşi olmayan yeşil eriklere bayılıyorum...

22.30
1 adet kayısı
6 adet yeşil erik

Bu akşam başka abur cubur birşey yemeyerek günümü tamamlayabildiğim için çok mutluyum. Sağlıklı beslendiğim bir gün oldu.

Diyetisyen Serap Orak Tufan

13 Haziran 2012 Çarşamba

Bugün tatil günüm, geçen sene de yazın haftada 1 gün kendime tatil günü vermiştim hatırlarsanız. Çünkü sezonun yoğunluğu o kadar bunaltıyor ki artık hafta içi fazladan bir tatil gününe ihtiyaç duyuyorum. Zaten 1 günü kapatsam da diğer günler randevularıma yetiyor...

Bu sabah 09.30 civarında kalktım. Oyalana oyalana kahvaltımı hazırladım.


10.30
1 adet Comte peynirli tost
1 fincan süt (her sabah içiyorum biliyorsunuz)
1 adet domates (üstüne biraz tuz ektim çünkü yazın tansiyonum düşük oluyor)


Saat 12.00 civarı evden çıktım yürüyerek ofise geldim. Ofise gelirken çok güzel bahçelerin ve çiçeklerin yanından geçiyorum. Bugünlük bu fotoğrafı çektim.




Ofiste biraz işlerim ve bir arkadaşımla görüşmem vardı. Gelmişken bu günkü blog yazımı da yazdım.


Günün ilk kahvesi
13.00
1 kupa hazır kahve (şekersiz)


Sonra arkadaşımla beraber bir kahve daha içtim.

14.00
1 fincan Türk Kahvesi (tek şekerli)
1 adet kuru kayısı

Birazdan ofisten ayrılıp başka işlerimi halletmek üzere bu sıcakta koşturmalarımı yapacağım. Annem Ankara'dan otobüse bindi. Sanırım saat 18.00 civarı gelmiş olur. Onu almaya gideceğim...

Şimdilik bu kadar. Herhalde arada yemek de yerim :)

Önce Ataşehir içinde yapılması gereken işlerimi hallettikten sonra Palladium'a gittim. Alınması gereken şeyleri alma derdiyle aç aç gezdiğim için tüm enerjim tükendi. Ha şimdi, ha birazdan yerim derken saat 17.30 oldu. Artık akşam yemeği yaklaştı ufak birşey yiyeyim diye düşündüm. Saray'da çorba içmeye karar verdim...

17.30
1 kase tavuk etli şehriye çorbası (kasenin kenarı kırıktı, asla böyle servis yapılmamalı. Hem sunum olarak hoş değil hem de belki kırılan parça yemeğin içine düşmüş olabilir. O nedenle aşkolsun Saray Muhallebicisi! Kırılan kaseyi atmak seni batırmaz ama müşterinin gözünde değerin artar. Bak şimdi karizmayı dağıttın! Bir seferinde başka bir restoranda yemek yerken babamın pilavından kırık cam çıkmış ve diline batmıştı. Her şey olabilir, çiğnemeden yutsa belki yemek borusuna da zarar verebilirdi... Daha neler neler...)

Çorbamı yerken annem aradı, Ataşehir'e gelmiş. Son lokmalarımı nasıl yediğimi hatırlamıyorum bile. Parayı masaya bırakıp fırladım. Kadın Ankara'dan geliyor (hatta Antalya'dan) ben hala alışveriş derdindeyim :)

Şansıma kardeşim Palladium civarındaydı beni de aldı, annemi de aldık bizim cehennem sıcağı evimize gittik. Biraz hasret giderdikten sonra yemek yedik. Eşim hem mesai hem de yüksek lisans derken her zaman geç geliyor...


19.00
7 kaşık zeytinyağlı kabak yemeği
3-4 kaşık yoğurt (fotoğrafı çektikten sonra ayran içmekten vazgeçtim)
3-4 kaşık dolusu çoban salata
1 dilim beyaz ekmek

Gayet sağlıklı bir akşam yemeği sonrasında annemle sohbet ederken biraz meyve yedim..

22.00
3 adet taze kayısı

Bundan sonra atıştırma damarım tuttu ben de ona uydum. Malesef bir diyetisyen olarak size bugün örnek olamayacağım :(

23.00
1 küçük kase çekirdek (1 aida çay bardağı dolusu olabilir)
1 paket biftek aromalı fırınlanmış çubuk cips (orta boy paketin hepsini ben yedim malesef!)

Yedikten sonra pişman oldum ama artık faydası yoktu. Bunun cezasını yarın sabah kahvaltı etmeyerek kendime vereceğim. Başka yolu yok!

Bolca su içtim, sayamadım artık...


Diyetisyen Serap Orak Tufan

12 Haziran 2012 Salı

Merhabalar,

Uzun zamandır online blog yazamamıştım. Paris seyahat günlerim çok ayrıntılı olduğu ve bol fotoğraf içerdiği için o günlere ait günlerimi yazmam ortalama 4 saatimi almıştı. Yoğun iş programım nedeniyle diğer günleri yazmaya da hem enerjim hem de vaktim yetmemişti. Takip eden blog okurlarıma anlayışları için çok teşekkür ediyorum.

Bugün yeniden yazmaya başladım ancak kısmetse haftaya yine molalı geçecek. Çünkü söylemesi ayıptır yine kısa bir yurt dışı tatilim olacak :) Bu seferkinin amacı tamamen annemi şımartmak. Annemi hayatta en çok görmek istediği yerlerden birine, yani Paris'e götüreceğim! Bugün Ankara'da vize görüşmesini yaptı. Umarım çıkar ve gideriz...

Maddi imkanlarınız elverişliyse, sevdikleriniz hayattayken ve henüz sağlıklıyken onları sevindirecek şeyler yapın. Küçük ya da büyük farketmez ama kişinin gerçekten seveceği şeyler olsun. Onu ne kadar düşündüğünüzü bilsin...

Neyse, kaldığımız yerden devam edersek bu sabah üşüttüğüm için karın ağrısı ile uyandım. Tamamen klima yüzünden. Ofis çok sıcak olduğu için klimasız oturulmuyor ama beni de hasta ediyor. Üşüttüğüm için barsaklarım bozuldu :( Konu buraya gelmişken bari ishal durumunda neler yemek doğru olur neler yemekten kaçınılır ondan bahsedeyim...


09.30
1 fincan süt
1 adet Uno sandviç ekmeği arasında Comte peynirli tost (Paris alışverişinden)

Karnım ağrıdığı için sabah kahve içmedim.

Bu sabah sadece 2 randevum vardı, ikisi de gelmedi...

12.00
1 fincan Türk kahvesi (tek şekerli)

12.30
1 adet iri muz

İshal durumunda yenmesi faydalı olan besinler:
Muz
Elma (kabuksuz)
Şeftali
Patates
Pirinç lapası
Yoğurt
Ayran
Yayla Çorbası (pirinçli)
Tarhana Çorbası


Mümkün olduğunca yağlı et yemekleri, sebze, meyve ve salatalardan kaçınmak daha doğru olur. 

Birazdan arkadaşımla yemeğe gideceğim bakalım menüden durumuma uygun ne seçebileceğim?...

Arkadaşımla Batı Ataşehir'deki Wood'a geldik. Menü çok zengin olduğu için seçmekte zorlandım ama en hafif olabilecek yemek sandviç olacaktı. Bende ızgara tavuk göğsü ile yapılmış bir panini yemeye karar verdim.

Wood -Batı Ataşehir- Izgara Tavuklu Panini

14.00
Izgara Tavuklu Panini (içinde kaşar peyniri, yeşillik ve domates vardı. Biraz pesto sos koymuşlar. Hem pesto sos hem de eriyen kaşar peyniri nedeni ile biraz yağlı gibi görünse de benim durumum için uygundu. Normalde yanına patates kızartması koyuyorlar ama ben istemedim. Salata da fazla geldi yiyemedim. Zaten barsak hareketliliği nedeni ile salata yemem doğru olmazdı)
1 büyük kutu ayran

Şu an saat 18.30 hala tokum, henüz birşey yemedim. Çay-kahve de içmedim. Hava o kadar sıcak ki bol bol su içiyorum...

İşim saat 20.15 civarı bitti. Üşenmedim ve ofisten eve yürüdüm. Yemeğim hazır olduğu için pişirme süresi almadı ama yine de eve gir, evi havalandır falan derken akşam yemeğimi yemem saat 21.00'i buldu.


21.00
1 kase süzme yoğurttan yapılmış soğuk buğday çorbası
5 kaşık zeytinyağlı kabak yemeği
3-4 kaşık zeytinyağlı barbunya pilaki
1 dilim ekmek

Eşim gelince kendine güzel bir salata yapmıştı sonra biraz o salatadan da yedim...

23.00
15-20 tane iri kiraz

Bolca su içtim!

Diyetisyen Serap Orak Tufan

Paris Gezisi 6. Gün

Paris Gezisi 6. Gün (5 Mayıs 2012 Cumartesi)

Sabah erken kalktık. Bugün Paris'te son günümüz. Akşam 18.00'de Orly Havalimanı'ndan uçağımız kalkacak. Dün akşam bavulu topladığım için rahat rahat gezebiliriz. Önce kahvaltımızı yapıp biraz gezeriz. Sonra otele gelip bavulumuzu alır 12.00'de resepsiyona bırakırız. Sonra 2-3 saat daha gezeriz. Her yurt dışı tatilimizde beni bir hüzün kaplıyor, dönmek istemiyorum :(

İşi gereği seyahat eden insanlara çok imreniyorum. Çünkü her an yeniden kısa da olsa gezme fırsatları oluyor. Oysa biz sadece tatil amaçlı gezebiliyoruz. Ona da sıklıkla vakit ve bütçe ayıramıyoruz. Ama Paris için kafamda başka planlarım var. İstanbul'a dönünce bazı konularda ayarlamalar yapıp yine gelmeyi düşünüyorum...


Kahvaltı için sıcak sandviç yemeye yine Pomme de Pain'e geldik.

09.30
1 adet Comte peynirli sandviç (bu sefer 1 tam sandviçi yedim)
1 Americano (şekersiz)

Karnımızı doyurduktan sonra gezmek için Moulin Rouge'un olduğu semte gittik. Buraya çok yorgunken geldiğimiz için gezememiştik ama zaten çok da birşey kaybetmemişiz. Oldukça düşük kalitede bir semt olduğunu söyleyebilirim. Gezilecek pek birşey yok. Heryer sex shop dolu. Bizim Tarlabaşı'ndan hallice bir yer olduğunu söyleyebilirim. Bu bölgedeki otellerin ucuz olma nedeni bu bence. Ama sorun değil çünkü her yere metroyla gidebildiğiniz için bu semtte kalsanız da burada vakit geçirmeyebilirsiniz.

Metroyla dönüp bavulumuzu resepsiyona bıraktıktan sonra bu sefer de Şanzelize'ye gittik. Yurt dışı tatillerimde o bölgeye ait yemek kitaplarından almak gibi bir huyum var. Yemek dergileri/kitapları almaya bayılırım. Böyle yerel kitaplar çok ilgimi çekiyor. Ama tabi ki İngilizce kitap alıyorum. Virgin isimli bir yerden güzel kitaplar aldım. Bizim D&R türü kocaman bir mağaza.

Yürüyerek Concorde Meydanı'na gittik. Biraz da buralarda gezdikten sonra geri döndük. Burada bir Pantheon var ama gezmeye zamanımız olmadı...

Concorde Meydanı

Leon de Bruxelles

Bu saate kadar birşey yemedik. Son bir kez 1 tencere midye yemek istiyorum :) İstanbul'da nerede bulacağım...

Leon de Bruxelles'de
14.30
1 tencere Brüksel usulü midye (bu sefer saymadım ama yine 40-45 tane olmalı)
1 bardak bira
1/2 kase patates kızartması
1/4 ananas (fotoğraftakinin yarısını ben yedim. Tadı çok güzeldi)


Tatilin başından beri herkesin elinde gördüğüm La Duree poşetlerinden dolayı denemek istediğim ünlü makaroncuya gittik. Tatlıyla aram olmadığını bilirsiniz. Ama bu ünlü markayı tatmasam da olmazdı. 6 çeşit makaron aldık hepsinden 1 ısırık aldım. Toplamda 2 tane yemişimdir. Çok kaliteliydi gerçekten ama içim bayıldı tadından...

Dükkanda fotoğraf çekemedim çünkü izin istedim vermediler. Halbuki izin istemeden telefonumla çeksem kimsenin ruhu duymazdı ama işte böyle ben, incelikler yüzünden...


La Duree satış mağazası

otele döndük. Çok yorulduğum için otele kadar gitmeden sokağın başında bekledim. Eşim bavulu alıp geldi. Evimizi de özledik ama gitmek de hüzünlendiriyor...
Rue Copernic ve Avenue Kleber kesişimi
Aynı geldiğimiz gibi bir rota izleyerek havalimanına vardık.  Tatilin yorgunluğu üzerimize çöktü iyice...

Uçakta
20.00
1/2 tavuklu sandviç
2 adet Eti yulaflı bisküvi

İner inmez free shop çılgınlığımızı da yaptık ve taksiye binip evimize geldik. Eve gelmek çok güzel bir duygu ama Paris'i bırakmak da bir o kadar hüzün vericiymiş ya da bende öyle bir etki yaptı...

Son bir not: Paris'te sokakta 1 tane bile kedi görmedim. Halbuki tüm restoranlar sokağa açık hizmet veriyor.

Son söz : Bekle beni Paris, yine geleceğim...

Diyetisyen Serap Orak Tufan

Paris Gezisi 6. Gün (5 Mayıs 2012 Cumartesi)

Paris Gezisi 5. Gün

Paris Gezisi 5. Gün (4 Mayıs 2012 Cuma)

Dünkü kötü kahvaltı deneyimimizden sonra bugün bildiğimiz bir yere gidip, kahvaltı edelim dedik. Karnımızı doyurduktan sonra Paris turuna devam. Temelde görülecek yerleri gezdiğimiz için acele etmeden, tadını çıkara çıkara gezeceğiz...

Avenue Kleber'den Eyfel manzarası

Bugün yine gri bulutların güneşi kapattığı bir güne başladık. Odamız sokağı görmediği, apartmanlar arası avluyu gördüğü için pek emin olamıyoruz ama ilerleyen saatlerde yağmur yağacağı kesin. Paris'in havasını ilk 2 günde anladık zaten. Aniden güneş çıkıyor, sonra aniden gökyüzünü gri bulutlar kaplıyor, bazen hızlı bazen yavaş yağmur yağıyor. Sonra yine güneş. Ama hava kararmaya yakın oldukça serin. Bu mevsimde gelecekseniz bilginiz olsun, bavulunuzda şemsiye, yağmurluk, kapalı ayakkabı mutlaka bulundurun.

Odada 3 adet etifom kepekli bisküvi yedim...

Comte peynirli sandviç

Pomme de Pain'de
10.30
2/3 adet comte peynirli sıcak sandviç (bu sefer eşime az verdim :)
1 double espresso
1 ısırık frambuazlı tart (eşiminkinden)





Sürekli önünden geçip üstüne çıkmadığımız Arc de Triomphe'e gidelim dedik. Tabi ki her yerde olduğu gibi burada da sıra var. Sanırım 15-20 dakika kadar sırada beklemişizdir. 2 kişi 19 euroya çıkıyorsunuz. Biraz fazla merdiven var üstelik döne döne, o nedenle bence hamileler, çok yaşlılar ve kalp hastaları için uyarı olmalı ama yok. Şaşırdım doğrusu! Ben bile zor çıktım. Dinlenmek zorunda hissettim. Tepeye ulaşınca çok güzel bir manzarası var. Ama biz orada tam üst katındayken yağmur yağmaya başlayınca çok soğuk olduğu için fazla kalamadık. Tepeden bakınca Paris'in güzel ve düzenli bir şehir olduğunu görüyorsunuz. Haliyle insanların şehircilik anlayışını da... 


Arc de Triomphe'e çıkan ana caddelerden biri
Otelimizin bulunduğu cadde Avenue Kleber
Şanzelize (Champs Elysees)

Buradan sonra yürüyerek başka bir semte gitmeye karar verdik. Salle Wagram'dan devam edince Ternes metro durağının olduğu semte geliyorsunuz. Yürüyerek 10 dakikalık yol aslında. Metroya binmedik. Yolda bir spor mağazasına girip bir süre alışveriş yaptık. Dedim ya Paris insanda alışveriş dürtüsü yaratıyor. Ne Barselona, ne de Roma'da böyle hissetmemiştim :)




Bu semtin özelliği veya bana öyle geldi her yerde deniz ürünleri restoranları ve dükkanları var. Hatta ufak bir pazar havasında küçük bir sokak var (Rue Poncelet). Burada deniz mahsülleri satan dükkanlardan çok. Bazı fotoğrafları paylaşmak istiyorum. Keşke Paris'te evimiz olsaydı ve buradan alışveriş yapıp eve gidip yemek yapsaydım diye düşünmeden edemedim :)






Bana tavsiye edilen bir restoranı bulmaya çalıştık. Bulduğumuzda çok geçti çünkü 14.00'den sonra kapanıyormuş. Giderseniz benim yerime de yiyin. Adı Le Bar e Huitres.  Bu sırada yağmur fazla yağmaya başladığı için acilen bir restorana girme ihtiyacı duyduk ve yine Paris'te oldukça bilinen bir restoran olan Chez Clement'e girdik. Dekorasyonu çok hoştu.


Yine kendime ilginç bir deneyim yaşatmak istiyorum. O nedenle nazik garson bayanı bir süre sorguya çekerek bilgi aldıktan sonra ne yiyeceğime karar verdim. Tabi ki karides ve istiridye! Hem de çiğ :)
Chez Clement çiğ karides ve istiridye


Chez Clement'te
15.00
6 adet iri çiğ karides (pişmişi ile fazla bir tat farkı yok)
3 adet çiğ istiridye (üstüne soğan parçaları olan sirke döküp, limon sıkıp yiyorsunuz. Benim için harika bir deneyim oldu. Okyanusa dalmak gibi bir duyguydu. Bu hisse bayıldım)
1 bardak bira ve patates kızartmasının yarısı (Ekmek yemediğim ve bunlarla da doymadığım için patates kızartması da yedim.)




Ben bunları yerken eşimin midesi bulandı mı bilemem ama iyi dayandı doğrusu. Çünkü deniz ürünü zaten sevmez, üstelik çiğ oluşu onun için tam bir travma oldu :)

Bu yemek benim ruhuma hitap ettiği ve beni şımarttığı için akşam yemeğinde şımarma sırası eşimde olacak. Ne yiyelim dediğimde tabi ki bizim antrikotçuyu söyledi. Sanırım bu tatilde kolesterolümüz sınırı çoktan geçmiştir...

Gezerek önce otelimize döndük ve elimizdeki fazlalıkları bırakıp biraz dinlendikten sonra yine yürüyerek akşam yemeği için restorana gittik. Hava akşamları soğuk olduğundan bu sefer gündüze göre daha kalın bir ceket giydim.

Restoran saat 19.00'da açılıyor bilginiz olsun. 15 dakika önce gidip sıraya girdik. Çok komik bir olay ya. İşte marka olmak böyle birşey...


Yarın gidiyoruz psikolojisine girdiğimiz için Paris'te en sevdiğimiz şeyleri yapma turuna girdik. Bu akşam eşimi antrikotuna kavuşturacağız. Sonra ben yine bir Eyfel çevresi gezintisi yapmak istiyorum. Sonra da otele dönüş...



19.30
Hardal soslu ve cevizli salata
3/4 porsiyon antrikot veya 1/2 porsiyon patates kızartması (sos çok yağlı olduğu için sosa bulanmış olan patatesleri yemedim sadece üstte kalan kısımları yedim, etimi 2-3 tatlı kaşığı kadar hardala batırıp yedim)
150 ml kırmızı şarap
1 dilim baget ekmeği

Karnımızı doyurduktan sonra Eyfel'e yürüyüşümüze başladık. Yürüyüş manzarası ve yollar çok güzeldi tabi ki. 



Geze geze,üşüye üşüye kuleye ulaştık. Çok sıra olması nedeniyle çıkmaktan vazgeçtik. Tam köprünün Eyfel tarafında ufak bir pazar yeri vardı. Hediyelik eşyalar ve yiyecekler satılıyordu. Aç gelsek birşeyler yerdik ama çok tokuz.

Köprünün diğer tarafında Eyfeli tam karşıdan gören bir meydan var. Tüm cafeler dolu olduğu için biz de meydanda tüm turistlerin toplandığı yerde merdivenlere oturup bir kahve keyfi yaptık. Büfeden kahve aldık kişi başı 2.5 euro, manzara ise pahabiçilemez :)




21.30
1 espresso (tatlandırıcılı)


Bu manzaranın ve keyfin üstüne işin yoksa git odada bavulu topla! Önce markete gidip biraz alışveriş yaptık. Sonra da yarın sabaha kalmasın diye bavulu topladık (aslında ben topladım). Uçağımız yarın 18.00'de olduğu için yine gündüz gezme imkanımız olacak.

Şimdilik iyi geceler Paris...

Diyetisyen Serap Orak Tufan

Paris Gezisi 5. Gün (4 Mayıs 2012 Cuma)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...