29 Ocak Çarşamba 2014

Bu sabah da yine kızımın odasından gelen tatlı seslerle uyandım. Ama bu sefer yatağın içinde dönmüş, minik ayağını bir yere sıkıştırmış o nedenle sıkıntılı sıkıntılı bağırıyordu. Sabahları beni görünce o kadar seviniyor ki, İnci dışında bu hayatta beni gördüğü için bu kadar mutlu olan tek kişi annemdir heralde :)

Kahvaltımı saat 10.30 civarında yaptım. Yine Muratbey burgu peynirden 2 parça yedim. 2 dilim tam buğday ekmeği, 3 adet siyah zeytin ve 1 bardak da sütüm vardı.

Ofiste birşey içmedim. Öğle saatindeki randevularımı gördükten sonra öğle yemeği için eve geldim. Bu sefer vaktim kısıtlıydı İnci ile az vakit geçirebildim. Yemeğimi 13.30-14.00 arası yedim.

13.30
1 tabak sulu köfte
5-6 kaşık bulgur pilavı
3-4 kaşık yoğurt




Yemekten sonra 1 fincan kahvemi işte bu güzel manzaranın karşısında içtim ;)



Saat 14.45 civarında ofise döndüm ve çok üşüdüğüm için bir fincan Lipton 10 Bitkili çayımdan içtim. Blog yazmaya oturmadan önce de ağzıma 1 minik parça bitter çikolata attım :)


Bu kadar yakıt parası verip de odamda bu kadar üşüdüğüm için kimi suçlamalıyım? Hemen odamın yanındaki yangın merdiveni boşluğunu mu, yoksa içeri rüzgar sızdıran pencerelerimi mi? Neyse ki mutfakta, çekmece de hazır salep buldum. Nestle'nin hazır salepi sütle hazırlanırsa çok güzel oluyor, zaten üzerinde sütle hazırlayınız yazıyor ama ben suyla yaptım, açıkçası o da gayet lezzetli oldu bence. Bu hazır ürünler bana her zaman çok tatlı geldiği için içimi bayıyor o nedenle sık içmiyorum ama çok üşüdüm :(

Saat 18.00'de salepin yanında 2 dilim karabuğdaylı kıtır yedim. Le Pain des Fleurs harika bir ara öğün alternatifi bence. Ülkemizdeki kısıtlı diyet ürün yelpazesine tabi ki ithal ürün olarak katılan bu markanın ürünlerini sevdim. Ekofit firmasının çok fazla ithal ürünü var ama henüz diğerleri ile tanışamadım. Yavaş yavaş deneyeceğim. Organik ürün kategorisindeki bu kıtır aynı zamanda düşük kalorili olduğu için bana çok hitap etti. Kinoalısı da varmış ama onu denemedim. Hesaplamalarıma göre bu kıtırın 1 tanesi 19 kcal civarında olmalı. Tüm diyetisyen arkadaşlarıma tavsiye ederim. 

devam edecek…

Devam edecek dedim ama bu günün akşamında çok hastalandığım için yazımın devamı gelmedi :( Lütfen bir sonraki posta geçiniz...

Diyetisyen Serap Orak Tufan

29 Ocak Çarşamba 2014


28 Ocak Salı 2014

Bugün çok yoğun bir programım var. Öncelikle ofise gidip arka arkaya olan randevularımı alacağım. Sonra önce eve uğrayıp kızımla ilgilenip onu emzireceğim, ardından da tatlı yiğenim Berra ve onun kuzeni Yağmur'la yemeğe çıkacağım. En sonunda da ofise dönüp akşam randevularımı alıp eve gideceğim. Artık yatana kadar da İnci'yle beraberim. Yani kızlarla dolu bir partiden diğerine çılgın bir programım var ;)

Güne saat 10.00'da büyükçe bir tam buğday ekmeği ile yapılmış kaşarlı tost yiyerek başladım. Yanında 1 bardak sütümü içtim. Bu aralar ekmeklerimizi İstanbul Halk ekmek büfesinden aldığımız için hep aynı ekmeği yiyorum. Ekmekler normal dilimden biraz büyük olduğu için toplamda 3 dilim sayılabilir.



Saat 14.00'e kadar programım yoğun olduğu için başka birşey yemedim ama 1 fincan şekersiz bitki çayı içtim. Lipton'un yeni çıkan 10 Bitkili çayını değişik çaylar içmeyi seviyorsanız tavsiye ederim.



Öğle yemeğimi yemem saat 15.30'u buldu. Kızlarla Palladium'daki Midpoint'e gittik. Onlar kocaman 1 pizzayı paylaştılar ben de güzel bir salata yedim.

15.30
1 porsiyon Falafel Salata (üzerinde panelenmiş nohut köfteleri vardı, 1 tanesini kızlara verdim. Bunlar yağda kızarmış bence. O nedenle kalorili olduğunu düşünüyorum. Ama hiç ekmek yemediğim için sorun değil. Salatama da yağ dökmedim. İçindeki zeytin dilimleri, mısır taneleri vs. ne varsa silip süpürdüm. Tabak bomboş kaldı.)

Biraz tur atıp caddenin hemen karşısında bulunan Ataşehir Hello Kitty World'e gittik. Kızların çok sevdiği bu pembe-beyaz mekan arada uğradığımız bir yer. Kendim de seviyorum :) Onlara burada tatlı ısmarladım. Sonra da içinde gezindik.

16.30
1 kupa latte (şekersiz)
Mozaik pasta (önce tabağımda gördüğünüz 3 parça, ardından 4 parça daha olmak üzere Berra'nın yemediği tatlısının yarısını ben yemiş oldum. Ama bunu hesaba katmıştım ;) normalde mozaik pasta pek sevmem, ben sütlü tatlı tercih ederim ama bugün kızların günü o nedenle kendileri seçtiler. Karneleri güzel olduğu için onları gezmeye getirmeye söz vermiştim. İş programım yoğun olduğu ve hava da çok soğuk olduğu için başka bir yere götüremedim. Halbuki gönül açık hava sahilde bir yürüyüş veya bir müze gezmesi isterdi)

Yağmur ve Berra

Kızlara küçük birer karne hediyesi aldım ve saat 18.00'de ofise döndüm. Şu an blogumu yazarken bolca su içiyorum. Dışarda pek içememiştim…

Ofisten geç çıktım ve akşamyemeğimden önce İnci hanımla ilgilendiğim için yemeğimi saat 20.30'da yedim. Hala pek karnım acıkmamıştı.

20.30
1 porsiyon sulu köfte (içinde 9 tane köfte ve birkaç patates var)
1 kaşık bulgur pilavı (tok olmama rağmen tadına bakmadan duramadım)

Yemekten sonra tek şekerli bir Türk Kahvesi içtim.

22.30
1 adet büyük portakal



Bütün akşamım kuzucuğumla eğlenerek geçti. İnsanın her anının dolu dolu olduğu bir hayat da varmış. Eskiden aslında ne kadar boş zamanımız varmış. Oturup arka arkaya Lost, Prison Break, Fringe vs izlediğim zamanlara yazıklar olsun! Keşke daha çok kitap okusaymışım, daha çok cilt bakımı, küvet keyfi falan yapsaymışım…

Diyetisyen Serap Orak Tufan

28 Ocak Salı 2014 

27 Ocak Pazartesi 2014

Merhabalar,

Sizin geçen haftanız nasıl geçti bilmiyorum ama ben kendiminkini anlatayım… Bu arada beni twitterdan takip edenler gün içindeki twitlerimle daha sık haber ve bilgi paylaşımı alabilirler. Twitter'da taze anne diyetisyeni takip etmek için bir tık :)

Dün değil ondan önceki Pazar eşim ve bir arkadaşımla beraber spor salonuna gittik. Önce koşu bantında 15 dakikalık bir yürüyüşün ardından Energy step dersine katıldık. Ama ne ders! Biliyorsunuz MACFit Novada üyesiyim. Oraya gidenler varsa Umut hocayla Energy Step dersini sakın kaçırmasın. Harika müzikler eşliğinde süper kalori yaktıran bir kardiyo yapmış oluyorsunuz. Elimin üstünden bile terler fışkırdı, o derece yani! Dün de gidecektik ama İnci'nin hastalığının bu hafta tekrarlaması nedeniyle onu haftasonu yalnız bırakmak istemedim. Zaten Cumartesi sabaha kadar sık uyandığı için gidecek halim de kalmamıştı. Neyse artık bu hafta içi bir pilates dersine gitme planı yaptım bakalım uyabilecek miyim?

Az önce dediğim gibi bu hafta tam iyileşti derken İnci bir gece yine ateşlenerek hasta oldu. Yine o minik burun nezle, sümükler ağıza kadar iniyor :( Hassas Anne'nin sitesinden öğrendiğim ve kullanımını çok faydalı bulduğum Otribebe aletiyle sümükleri çekiyoruz. Süper bir alet. Süngerleri eskidi attım, onun yerine tülbent takıyorum araya. Kızım bundan hiç hoşlanmıyor ama yapmak zorundayız. Biraz da öksürük var. Umarım çabuk iyileşir…

Gelelim geçen hafta yediklerimize…

Geçen hafta gayet güzel beslendim. Eşimi diyete aldığım için (biraz göbek var) evde hafif yemekler vardı. O nedenle ben de akşamları çekirdek kaçamağı dışında çok kalorili beslenmedim. Merak edenler varsa Kürşad ilk hafta sadece 1 kg verebildi. Henüz yağ bile yakamamış (o kadar kuyruk yağı vs yemekten vücudundaki yağlar taşlaştı galiba çözünmüyor :) Bu hafta yağ yakmasını bekliyorum. Eğer sonuç alamazsak doğru kan tahliline…

Bugün ki beslenme günlüğüm:

Bu sabah 09.30'da 1 bardak soğuk süt eşliğinde 2 dilim tam buğday ekmeği ve yanında 3 adet siyah zeytin ve 2 parça burgu peynir yedim. Muratbey marka bu peynir çok hoşuma gitti. Biraz mozarella peyniri tadı ve dokusu var. Tavsiye ederim :)



Ofise gelince 11.00'de 1 kupa tek şekerli kahvemi de hazırladım.

Ofisten 14.00'de çıktım. Ara öğün yiyemediğim için kan şekerim çok düştü, ağzıma 1 minik parça bitter çikolata attım.

Eve gidince ilk iş öncelikle İnci'yi emzirdiğim ve onunla ilgilendiğim için yemeğimi saat 15.00 civarında yedim. Dünden kalan ızgara istavrit ve yağda kızarmış hamsilerim vardı)

15.00
1/2 kase mercimek çorbası
10-12 tane istavrit ızgara ve 5-6 tane hamsi tava (aslında bence balık soğansız yenmez ama 16.30'da geri ofise döneceğim için yiyemedim)
Biraz haşlanmış brokoli (yağsız, limonlu)
1 dilim tam buğday ekmeği (normal 1 dilimden birazcık daha büyüktü)

Bu arada biliyorsunuz bende hipotroid var (yani kendisine bıraksak metabolizmam yavaş çalışıyor, o nedenle ilaç kullanıyorum). Her ay yaptırdığım TSH sonuçlarıma göre ilacımın dozu bana yetmiyormuş. Geçen Pazartesi bir test yaptırdım. TSH biraz yüksek çıktı. Geçen hafta Cuma günü de endokrinoğuma gittim. İlacımın dozunu arttırdı. 1 ay sonra tekrar TSH sonucuma bakacağız. Bu arada müsait olduğum bir zamanda da troid ultrasonu çektirmem gerekiyor. Çünkü nodüllerimin kontrol edilmesi gerekiyor.

Son randevum iptal oldu o nedenle eve gidiyorum ama az önce 1 tane kuru hurma yedim :)

Eve gidince bir de ne göreyim babam kısır yapmış :) Benim için harika bir akşam yemeği! Biraz dozunu kaçırıyorum ama o kadar da olur.

Saat 19.30 civarında önce tabakta gördüğünüz porsiyonu ve sonrasında da 4-5 kaşık daha fazlasını yedim. Bu arada her ne kadar porsiyon az gibi de görünse bu kaseye sıkışan bulgur miktarı çok fazlaydı (tabak tatlı tabağı). Şeklini bozunca gördüm. Siz sıkıştırılmış şekil yapmayın :) Toplam 2 bardak da ayran içtim. Çünkü kısırla biraz fazla acı biber turşusu yedim, ağzım çok yandı.

Yemekten sonra 1 tek şekerli Türk kahvesi içtim.

Bütün akşam başka hiç birşey yemedim. 23.30 da uyumayan kız İnci ile oynarken 1 tane portakal yedim. Yatmadan önce de saat 00.30 civarında 1 çay bardağı süt içtim.

Bolca su içtim...

Diyetisyen Serap Orak Tufan

27 Ocak Pazartesi 2014

18 Ocak Cumartesi 2014

Hola blog!

Bugün içimden İspanyolca seslenmek geldi (sanki çok bilirmişim gibi). Bloguma gelen bir yorum yüzümü öyle güldürdü ve neşemi arttırdı ki hemen yazmak istedim :)

Günüm sabah 09.00'da tam buğday ekmeği ile yapılmış kaşarlı bir tostla başladı. Yanında da 1 bardak süt içtim. Yok yok aslında öyle başlamadı :) gece 04.15 sularında İnci'yi emzirmek için kalktığımda tam yatmadan önce mutfağa gidip 1 tane baklava yememle başladı :) itiraf!

günün kahvesi
Bugün üst üste 8 tane randevum olduğu için pek boş vaktim yok ama yazmak için yine de fırsat yarattım. Ofise gelince  saat 10.00'da hemen 1 kupa kahve yaparak (tek şekerli) masamın başına oturdum. Bu fincanı da eşimden yürüttüm :) Kendisi ING Bank çalışanıdır, banka vermiş ama ben el koydum. Napayım rengi mükemmel! Ayrıca fincan fetişistiyim…

Bu arada 3 gün önce İnci 7 aylık oldu. Yine geç uyumalara devam ediyor, zaten blog da o nedenle aksıyor. Blog yazmama engel olduğu için kendisine iletmemi istediğiniz birşey varsa iletebilirim :)



İnci 7 aylık

Ofisten çıkmadan önce 14.00 civarında 2 tane kuru hurma yedim. Migros'un Kudüs hurmaları çok hoşuma gidiyor. Hem iri hem de yapış yapış, ezik değil.

Eve gelince kız kardeşimin ve kayınpederimin de bize geldiğini gördük. İnci'yi sevmeye gelmişler. Hazır onlar da varken hep beraber güzel bir aile yemeği yiyelim dedik. Ataşehir'de Köz Kanat'a gittik. Aslında önce kalorili olmasın diye sadece et şiş yemeye karar vermiştim ama sonra kanatın cazibesine dayanamadım. Kanat derili yenen ve tavuk etinin en yağlı kısmıdır, haliyle kalorisi de çok yüksek! Bugün tartıldım. 57,2 kg olduğumu gördüm (hamilelik öncesi kiloma 2 kg kalmış). Durum o kadar da vahim olmadığına göre bugün biraz daha kalorili beslenebilirim :)


15.30
3 kaşık patlıcanlı meze
1 kaşık acılı ezme
1 porsiyon acılı kanat (1 tane eksik yedim çünkü kardeşime verdim, tabaktaki soslu ekmeği ve domatesi de yedim)
1 bardak ayran
1 tane susamlı lavaş ekmeği (puf şeklinde, avuç ayası büyüklüğünde, fotoğrafını çekmedim)

Eve gelince mutfak tezgahında duran tatlı kutusundan 1 tane fıstıklı sarma yedim! :)

Babamın isteği üzerine fırın sütlaç pişirdim. 2 kasesini tatlandırıcı ile yaptım (babam diyabetik, ama diyet yapıyor mu? Hayır!). Diğerleri normal şekerli. Acıkınca 1 kase sütlaç yemeyi düşünüyorum. Saat 20.00 oldu henüz acıkmadım...

Çooook uzun zamandır ilk kez sütlaç pişirdiğim için malzeme dengesini tam sağlayamamışım. Evde süt azdı yeterince koyamamıştım. Pirinci biraz yoğun olmuş. Özellikle fırında pişenlerin suyu da buharlaştığı için biraz daha taneli kalmış. 3 kase fırında, 3 kase de normal sütlaç yaptım. Evde 3 tane çömlek vardı.


Saat 21.00'de 1 kase normal sütlaç yedim. Porsiyonumda 3 kaşık kadar pirinç vardı. Şekeri gayet dengeli olmuş. Emzirdiğim için tatlandırıcılı şeyler yiyip içmiyorum. Normal şekerli yedim. Bolca da tarçın döktüm.

Bütün akşam boyunca 7-8 tane yer fıstığı ve 1 tabak da yağlı tuzlu patlamış mısır yedim. Yani tam bir Cumartesi gecesi kaçamağı oldu :)

Bugün sebze yemediğim için gece yatmadan önce canım pırasa istedi ve 2-3 kaşık kadar zeytinyağlı pırasa yedim. Bol da limon sıktım.

Yarın spora gitmeyi düşünüyorum...

Diyetisyen Serap Orak Tufan

18 Ocak 2014 Cumartesi



Knorr hazır Soğan Çorbası (Fransa'dan)

Soğan Çorbası

Merhabalar,

Bazen uzun uzun yazmaya fırsat olmadığı için paylaşmayı istediğim pek çok şey sadece bir fotoğraf karesi olarak telefonumda kalıyor. Bu sefer tembellik yapmadan dün denediğim soğan çorbası deneyimimi aktarayım dedim.

Gezmeyi (özellikle de yurt dışı) çok sevdiğimi biliyorsunuz. En sevdiğim şeylerden biri de yurt dışında market ve pazar gezmek. Bizde olmayan yiyeceklerden satın almak. Daha önce İtalya seyahatimizde burada olmayan hazır risottolardan (porçini mantarlı risotto) birkaç paket almıştım. İyi ki almışım, gerçekten sonuç çok başarılıydı. Knorr keşke buraya da getirse…

Bu sefer geçen yıl Paris seyahatimden aldığım hazır soğan çorbasını pişireyim dedim. Sonuç yine harika! Tabi ki soğan çorbasını yerinde yemek daha güzel olur ama Knorr hazır soğan çorbası da gayet başarılıymış.

Yani İtalya ve Fransa'ya giden olursa bu ürünlerden almalarını ve bazen burada değişiklik olsun diye pişirmelerini tavsiye ederim. Bana da birer paket alırsanız çok sevinirim valla ;)

Soğan çorbası içeriğindeki yüksek antioksidan özelliği ile bu soğuk kış günlerinde hastalıklara karşı savaşmamızda iyi bir ajan olacaktır. İyi bir detoks yiyeceğidir.


Paris'te içtiğim orjinal soğan çorbası


Ben gerçek bir soğan çorbası tarifi deneyeyim derseniz Tümay'ın Mutfağı'nda sizin için bir tarif buldum. Gayet güzel görünüyor…

Diyetisyen Serap Orak Tufan

13 Ocak 2013 Pazartesi

Son günlerden...

Sevgili blog okuru dostlarım,

Hala hastalıklarla boğuşuyoruz. İnci 2 gündür iyi, ateşi çıkmıyor derken dün sabah yine 38,5 ateşle uyandı :( Burun minik bir çeşme, habire akıyor. Neyse ki ateş düşürücü şurup verince hemen düştü. Ama perişian oldu kuzum, gözleri bile akıyor. Allah daha büyük hastalıklar dertler vermesin, çocuklarımızı korusun…

Hastalıklar geçer de, benim başka bir konuda maruzatım var. İnci Hanım eskiden 20.30 civarında uyurdu, bir rutinimiz vardı. Ama artık çok geç uyuyor. Bazen gece 01.00-02.00, en erken 23.30 derken tüm akşamım onunla ilgilenmekle ve uyutmaya çalışmakla geçiyor. Eskiden 21.00'de uyuyunca ne güzel bilgisayar başına geçip blogumu yazabiliyordum. Ama şimdi tüm enerjim tükendiği için o yatınca ben de yatıyorum. Gündüz ofiste de yoğunum. Blogu hangi ara yazacağımı şaşırdım :(

Hadi diyelim blogu yazdım, peki benim diğer projem ne olacak? Daha önce bahsetmedim, artık açıklıyorum: Şu an bir kitap yazma arifesindeyim. Eğer kafamdaki programa uyarsam (gerçi bu işler ne kadar zaman alıyor bilmiyorum) kış sonunda okuması pratik, içi faydalı bilgilerle dolu, güncel bir kitap olmasını planlıyorum. Konusu tam da tahmin edeceğiniz üzere hamilelik ve emzirme dönemi beslenmesi olacak. Kitapta özellikle üzerinde durulmasını çok istediğiniz konular varsa lütfen yazın, o konularda daha da yoğunlaşabilirim. Yurt dışından harika kaynak kitaplar aldım, kendi deneyimlerim ve bilgilerimi de harmanlayıp sizlerin huzuruna çıkaracağım kısmetse…

Buradan da ilan ettiğime göre artık Allah utandırmasın diyelim :) Cayma gibi bir lüksüm kalmadı. O kitap yazılacak :)

Biz bugün İnci'yi doktora götüreceğiz, çünkü hala iyileşemedi ve ben ilerlemesinden korkuyorum. Sonuçta minicik daha. Çok kötü bir salgın var İstanbul'da :(

Öğleden sonraya kadar ofiste yoğunum, sonra doktor arası, sonra yine ofis. Eve gidişim 20.00 olacak. Bu yoğunlukta ve koşturmacada yapmak istediklerimi hangi ara yapacağım? Kendi kendime soruyorum. Bazen de acaba çok mu şey üretmek istiyorum diye düşünüyorum. Aslında kendi kendime iş çıkarmadan rahat dursam bolca vaktim kalır ama yapamıyorum :)



Neyse kitapla ilgili fikirlerinizi bekliyorum. Benim kafamda da bir sürü şey var…

Sonraki yazıda buluşmak üzere, sevgiler…

Diyetisyen Serap Orak Tufan

9 Ocak Perşembe 2014

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...