Bodrum Tatili 1

Tatilden geçen hafta Salı akşamı döndüm. Hem de İstanbul'da fırtınanın koptuğu saatlerde!! Böyle bir fırtına olacağını bilseydim uçağa binmekten korkardım. Ama insan bilmeyince korku da duymuyor. Tatilin en güzel yanı, haber okumaya imkan olmaması. Biraz sosyal medya o kadar, tv bile izlemedim. Bolca İnci izledim :)

Tatilimizin ilk 2 gününde bir aile dostumuzun Bodrum Konacık'ta ki evlerinde kaldık. Sonra 5 gün de her şey dahil bir otele geçtik. Bu nedenle tatilimi özetlerken 3-4 kısımda yazacağım. Eskiden tatil dönüşü eve gelince günlerimi tek tek yazmak üzere bilgisayar başına geçiyordum ama şimdi bunun için tek başıma tatile çıkmam lazım :) Evde saatlerce ekran başında oturup blog yazmam şimdilik bir hayal...

Tabi ki yine de her anımı yazacakmışım gibi bol bol fotoğraf çektim. Telefonumun hafızasını dolduracak kadar çok tabak tabak yemek fotoğrafı var. Birisi telefonumu çalsa sahibinin deli olduğunu düşünebilir :) Bu ne kadar çok yemek ve kahve fotoğrafı diye. Herkesin bir arızası var işte, ben de bu işe taktım kafayı.


Döner güzeldi, bir de havalimanı yiyecekleri bu kadar gereksiz pahalı olmasa...

Salı günü tatile çıkarken sabah evde güzelce tostumu yedim, yanında sütümü içtim. Sonra havalimanına gittiğimizde öğle yemeği saati gelmişti. Uçuş 15.00'deydi. İndikten sonra yiyelim desek açlıktan ölürdüm. En mantıklısı önce yemekti. Zaten Bodrum'a gidince Füsun Hanımcığımın harika yemekler yaptığını tahmin ettiğim için fazla da yemek istemedim. Tam tahmin ettiğim gibiydi ;)

İlk gün çimenlere basamayan İnci tatilin son günlerinde sahildeki kumları bile yedi!

Yemekten önce güzel bir kahve eşliğinde tam buğday unu ile yapılmış güzel bir kek yedim. Tahmin edersiniz ki bir Bodrum evi fotoğraf çekimi açısından her zaman harika bir ortam sağlıyor. Bir kere ortamın atmosferi yeter ama ev sahibesi de bu kadar zevkli olunca fotoğraf çekmeye doyamıyor insan. Şu mutfakta insan nasıl harika yemekler yapmasın...


Tabi fuchiko bebeklerimin de bu güzel karelerde payı büyük :)

Akşam yemeği tam benlikti! Füsun Hanım'ın yemekleri zaten her zaman çok güzeldir. Bir de Bodrum etkisiyle her şey çok lezzetliydi. Sohbet falan ayrı zaten... Şimdilik konumuz yemekler :) Füsun Hanım'ı hatırlarsınız. Blogumu eskiden beri takip edenler bilir. Eskiden haftada 1 gün (Salı günleri)Etiler/Ulus'da bir psikolog çiftin ofisinde seanslarımı alıyordum. İşte bu Füsun Hanım o :) Ofisi kapatıp Bodrum'a yerleşeli 2 yıl olacak sanırım yakında. İyi ki de taşınmışlar.

Gelelim zeytinyağlı yemeklere...

Fotoğraflar biraz kötü çıkmış çünkü sofrayı hazırladığımız saatlerde hava kararmıştı ve İnci de bebek arabasında uyuduğu için ışığı fazla açmamıştık. Canım kızım yine tam yemekten önce uyudu ve bize hem yeme, hem içme hem de sohbet etme ortamı sağladı :)








Masamızın genel görünümü şu şekildeydi. Yemekte köy tavuğu ve pilav da vardı. Yoğurt da ev yapımı. Masadaki her şeyden yedim. 1 kadeh de kırmızı şarap içtim. Soranlar için söyleyeyim. İnci uyanıp da emene kadar bu kadar şarap metabolize olur ve alkol etkisi vücutta kalmaz zaten. Hemen kızmayın emzirirken alkol alıyorum diye. Artık 15 aylık oldu zaten :)






Bu da tabağımın ilk hali :) Sonradan masadakilerden biraz biraz daha tırtıkladığım doğrudur...


Sonra biraz üzüm yemiş olabilirim, ama fotoğrafını çekmemişim :( o kadar güzel üzümleri niye çekmedim ki diye kendime kızıyorum.

Yemekten sonra da çay keyfi yaptık. Veranda da, loş ışıkta, İnci uyurken içilen çayın da tadı bir başka oluyor yani ;)


Yarın sabah burda bahçeye karşı kahvaltı yapacağım için çok mutluyum :)

Bu güzel yemekler için Füsun Hanım'a ellerinize sağlık demeye doyamıyorum, tam benlikti ;)

Diyetisyen Serap Orak Tufan

Bodrum Tatili 1. gün
16 Eylül 2014 Salı

Sosyal medyada takip etmek için:
İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 
Twitter için  https://twitter.com/DiyetisyenSerap 
Facebook için  https://www.facebook.com/pages/Kendinize-%C4%B0yi-Bak%C4%B1n-Beslenme-Dan%C4%B1%C5%9Fmanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1/130475260372458

14 Eylül Pazar 2014

Bu gece uykumu aldım :) 00.15 civarı yattım, tabi ki kütük gibi uyumuşum. Gece 04.10'da kalkıp İnci'yi emzirdim ve tekrar uyuttum. 04.30'da yattım. 07.00 civarı tekrar uyanıp bir su içtim, saatimi 08.00'e kurmuştum. Tekrar yatıp alarm çalana kadar yarı uyudum.

Sabah uzun uzun kahvaltı etmeye vaktimiz olmadığı için sadece bir tost yaptım ve süt içtim. Ama bu sefer yanında 1 küçük salatalık ve bir kaç dilim de domates yedim. Evde domates bolluğu var. Eşim dün pazardan almış. Kaç haftadır söylüyordum kış için buzluğa domates koyalım diye, dün istediğim uzun yumurta şekilli domateslerden bulunca 4 kg almış :) Eve dönünce o domateslerin icabına bakacağım…

Saat 10.15
Ataköy'e biraz yolumuzu kaybederek gitsek de erken yola çıktığımız için Atrium alışveriş merkezinde takılmaya vaktimiz oldu. Backhaus isimli cafede birer kahve içtik. Kahvenin yanına koydukları elmalı kurabiye o kadar güzeldi ki eşiminkini de yedim. Onun sipariş verdiği tiramisudan da birkaç çatal aldım. O da güzeldi. Demek ki bu pastanenin ürünleri lezzetli.



Nikahtan sonra bir büfeden su alırken 1 kutu da muzlu süt de almıştım. Belki İnci içer diye çünkü bu sabah kahvaltısını yemedi. Sadece Atrium'a varınca emzirmiştim. Ama süt bana kaldı çünkü İnci kutuyu tutmayı bilmediği için sıkınca üstü başı süt oldu ben de elinden aldım. Zaten içmek de istemedi.

Eve gelince kendimi iyi hissetmediğim için biraz uzandım. İnci de babasıyla takıldı. Kalkınca 1 dilim kek yedim. Buzdolabında duruyordu. Kardeşimin yaptığı çikolata damlalı kek.

Ev işleri falan derken yemek yemeye fırsat olmadı. Zaten yemek de yoktu. Eşim alışverişe gitti ve malzemeleri alınca ben de yemek yapabildim. Salçalı biftek ve pirinç pilavı pişirdim. Bir de roka salatası yaptım.


Onlar pişerken de kızkardeşimin yardımıyla domatesleri kış için hazır hale getirdim. Robotta çekip buzdolabı poşetlerine koydum. Bu sayede kışın hem lezzetli hem de kıpkırmızı domates pürelerim olacak. Şimdiden soğuk kış günleri için menemen, şehriye çorbası ve domatesli makarna hayallerine kapıldım…Bence en sağlıklı saklama tekniği dondurma işlemi. Çünkü konserve yapma işlemi sırasında eğer hijyenik koşullar sağlanmadıysa çok tehlikeli bir bakteri olan Clostridium Botulinum üreyebilir. Botulizm adında bir zehirlenmeyle felç ve ölüme kadar götürebilen bir tablo bile ortaya çıkabilir. Çünkü bu toksinin ürediğini gözle göremiyorsunuz. Sadece konserve şişesinin kapağı biraz şişikse üremiş olduğunu anlayabilirsiniz. Bu şekilde bir konserveniz varsa asla yemeyin ve hemen atın. 

Akşam yemeğimi 19.30 civarında yedim. Tabağımdakilere ek olarak biraz daha salata ve 1-2 lokma da ekmek yedim. Ellerime sağlık hepsi çok lezzetliydi.



Yemekten sonra İnci'yi uyuttum. Bugün gündüz neredeyse hiç uyumadığı için erken uyudu ama sürekli ağlayarak uyandı ve birkaç kez emzirmek zorunda kaldım. Bu arada yarın için köri soslu bir tavuk pişirdim. Sonra da bir kupa kahve yaptım. Bu sefer yanındaki bitter çikolatanın tamamını yedim. Canım istemiyordu ama enerji olsun diye düşündüm. Biraz kendime gelince blog yazmaya başladım.

Bu tepsimi Paris'ten almıştım, çok severek kullanıyorum

Arada 2 tane de kırmızı erik yedim. Şu an saat 02.00'ye yaklaşırken satırlarıma son verip, makyajımı silip yatmayı düşünüyorum.

Herkese iyi geceler.

Not: Salı günü Bodrum'a tatile gidiyorum :)

Diyetisyen Serap Orak Tufan

Sosyal medyada takip etmek için:
İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 
Twitter için  https://twitter.com/DiyetisyenSerap 
Facebook için  https://www.facebook.com/pages/Kendinize-%C4%B0yi-Bak%C4%B1n-Beslenme-Dan%C4%B1%C5%9Fmanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1/130475260372458


13 Eylül Cumartesi 2014

İnci dün gece 02.30'da ağlaya ağlaya uyandı. Hepimizi ayağa dikti. Bakıcı bizde kalmıştı. Önce 1 saat onu uyutmaya ve sakinleştirmeye çalıştık ama beceremedik. Hanımefendi babasıyla beraber olmak istiyor gibiydi. Onun kucağına gidince sustu. Biz de onu babasına bırakıp yattık. Sonuçta ertesi gün iş günüm ve yoğunum. Kahramanlık yapmanın anlamı yok. Kendimi düşünüp yattım. Eşim İnci'yi kendi başına uyuttu! Koca bir alkış!!! Bazen bunu başarabiliyor. çok mutlu oluyorum…

Kahvaltıda süt bittiği içim tostumla beraber 1 kupa kahve içtim.



Öyle uykusuzdum ki bakıcı bana koca bir kupa kahve daha yaptı, randevularım sırasında onu da içtim. Ancak kendime gelebildim…

İşim saat 14.00'de bitti. Bir arkadaşımın kızı Öykü birlikte İnci, Kürşad ve ben Mozaik Çarşı'ya yemeğe gittik. Arada bir gittiğimiz La Masa adında bir mantıcı vardı. Bu son gidişimiz oldu galiba çünkü bu sefer porsiyon bana o kadar az geldi ki, bu fiyata bu porsiyon çok ayıp bence. Öykü bile yarım porsiyon olduğunu düşünmüş yani o derece az. Çünkü kızcağız tokum diye yarım porsiyon istemişti ama biz yine de tam söylemiştik. Ona bile az geldi, 11 yaşında! Elveda La Masa, çok kazık ve çok cimrisin…

üstüne bol yoğurt dökmesem 1 avuç kadar bir porsiyondu neredeyse!

Ortaya söylediğimiz yaprak sarmadan 10 tane falan yemişimdir. Sonra da mantımı yedim. Tadı güzeldi ama gerçekten çok azdı :( eşimin kalan zero kolasınında bir kaç yudumunu içtim. Başka birşey yemedim.

aslında bunun porsiyonu da az ama mantı kadar beni rahatsız etmedi

Eve gelince 1 tane muz ve 1 tane de mandalina yedim. Yine Almanya'dan babam geldi. Onunla beraber de kahve içtik. Ama bacaklarıma yapışan İnci ile uğraşmaktan fotoğraf çekemedim.

Akşam babam gidince 19.30'dan sonra arkadaşlarımız geldi. Yine fotoğraf çekemedim ama suçlarımı itiraf edeyim…

Akşam yemeği hiç yemedim. Çünkü öğlen geç yemiştik. Acıkmadım. Tüm akşam boyunca 1 şişe Corona bira içtim. Biraz cips ve 1 tane kırmızı erik, 10-15 tane de siyah üzüm yedim.

Gece acıkınca da dayanamadım 1 dilim ekmek üzerine sucuk dilimledim ve yedim, hem de çiğ olarak! sakın ıyyy mıyyy demeyin :) Suşi yiyen birinin çiğ sucuk yemesinin neresi garip? :) Çiğ sucuğu pişmişine tercih ederim.

Daha fazla yemeden uyuyayım, yarın sabah erken kalkıp öğlen 12.30'da Ataköy'de bir nikaha gideceğiz. Tabi bunun için nolur nolmaz diye evden saat 10.00'da çıkmayı planlıyoruz. İstanbul burası trafik hiç belli olmaz…

Diyetisyen Serap Orak Tufan

Sosyal medyada takip etmek için:
İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 
Twitter için  https://twitter.com/DiyetisyenSerap 
Facebook için  https://www.facebook.com/pages/Kendinize-%C4%B0yi-Bak%C4%B1n-Beslenme-Dan%C4%B1%C5%9Fmanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1/130475260372458

12 Eylül Cuma 2014

Okumak istediği kitap uğruna saat 02.00'de yatan, 04.30'da kızı için kalkıp 05.00'te onu yatağına bırakıp ağlamasını göz ardı ederek tekrar yatan, 06.30'da yine kalkıp 07.30'da yeniden uyuyan, 08.00'de eve gelen yeğeni için yeniden uyanıp, sonra da saat 09.00'a kadar tekrar uyuyabilmek için çabalayan ama uyuyamayan kadından herkese merhaba! Ayrıca tüm gece boyunca "hık" sesine bile uyanabilme hassasiyetinden dolayı asla derin uyuyamayan ama yine de film gibi rüyalar görebilen bir insanım, inanabiliyor musunuz?

İşte tüm bu nedenlerle kahve ile aram eskisinden daha güzel :) Ama dün gece okuduğum Çay Kitabı nedeniyle gecenin bir yarısı canım çay istedi ama kalkıp yapmaya üşendiğim için tüm gün çay hasreti çektim. Güzel bir çayı hak ettim yani ama hala fırsat olmadı…

Ayrıca bugün beni gören bir arkadaşım çok hoş görünüyorsun deyince "bu uykusuzlukla mı?"şeklindek ilk şokumu atlattığımda kafein etkisidir o diye düşündüm. Bir de makyaj malzemelerim güzel galiba :) Göz farı olarak Lancome kullanıyorum, galiba mavi de bana yakışıyor ;) Ara sıra bebeği olan uykusuz annelere iltifat edin, moral oluyor valla :)

Kahvaltıda büyük 2 dilim tam buğday ekmeğiyle yaptığım kaşarlı tostumu yedim. Yanında 1 bardak sütümü de içtim. Bu sefer ki süt light malesef. Yani tadı bile yok! Hiç sevmem. Eşim bunları kendi için alıyordu. Evde 1 kutu kalmış, süt olmayınca mecburen içtim.

Tahmin edersiniz ki ofise gider gitmek ilk işim kahve içmek oldu. 



Bugün her dakikam programlı. Randevularım biter bitmez hızla öğle yemeğimi yedim ve dışarıya çıktım. 1 tabak dolusu kıymalı yeşil mercimek ve 1/2 kase kadar şehriye çorbası yedim.



Salı günü tatile gideceğim için kişisel bazı işlerimi halletmem gerekiyordu. Manikür-pedikür vs. Bunlar için Ataşehir'de ki Pretty Woman güzellik salonuna gidiyorum, hem de tam 5 yıldır! İşim bitince bir de kahvemi içip ofise döndüm ve randevularımı almaya devam ettim.


İşler bitince yemeğe gittik. Bir süredir canım kanat yemek istiyordu. Bu akşama kısmetmiş. Ataşehir'de ki Köz Kanat'a gittik.


1 porsiyon kanatın tamamını büyük bir zevkle ve tüm derileri de dahil olmak üzere yedim. Blogumu takip edenler damak tadımı bilirler. Kanat da severim. Çoğu insan derileri ile yendiği için sevmez ama ben severim. Ben de göğüs etini sevmem. Soslu değilse ızgara göğüs hemen hemen hiç yemem. Yutamıyorum.




Masaya gelen patlıcanlı mezeden ve haydariden de yedim. 1 kutu ayran içtim. 1 tane de pide ekmekten yedim. Yemekten sonra eşimin sipariş verdiği katmerin de 1/4'ünün yarısını yedim. Bu bile bana yetiyor.


Dün geceden beri aklımda olan çayı da içmek burada kısmet oldu. 1 bardak şekersiz çay içtim.

Eve gelince bir fincan kahve eşliğinde biraz bitter çikolata yedim. Bu fotoğrafta gördüğünüzün 1/2'sinden azdır, çünkü yemeye fırsat olmadı. Geçen hafta babam Almanya'dan getirmişti.


İlerleyen saatlerde acıkınca da leblebi yedim. Fazla değil bir sosluk dolusu kadar. İnci çok geç uyuduğu için bütün akşam ne blog yazmaya fırsat oldu ne de kitap okumaya…


Diyetisyen Serap Orak Tufan

Sosyal medyada takip etmek için:
İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 
Twitter için  https://twitter.com/DiyetisyenSerap 
Facebook için  https://www.facebook.com/pages/Kendinize-%C4%B0yi-Bak%C4%B1n-Beslenme-Dan%C4%B1%C5%9Fmanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1/130475260372458

11 Eylül Perşembe 2014

Bu gecem uykusuz geçti, o nedenle bakıcı gelince İnci'yi ona bırakıp 1 saat daha uyudum. Gerçekten iyi geldi. Hamilelikle beraber 17 aydır falan uykusuzum zaten. Şöyle kesintisiz bir uykuya hasretim. Uyku konusuna bu kadar çok giren blogger var mı acaba? :) Ne uykucuymuşum yahu :)

Bu sabah 11.00'e doğru büyükçe bir kaşarlı tost yedim ve 1 bardak da süt içtim.



Ofise gidince de 1 fincan kahve yaptım ama uzun süre 1 yudum bile alamadım. Yine çoğu zaman olduğu gibi kahvemi soğuyunca içebildim. Flamenko esintileri taşıyan bu fincanımı Tchibo'dan almıştım. Biblomu da bir danışanım İspanya'dan getirmişti :)



Bugün öğle yemeğimi bir arkadaşımla yemek için dışarı çıktım. Önce Ataşehir'deki Köyüm Pide'ye gittik yemek yedik, sonra da Corner Book Cafe'de kahve içtik.

Köftelerimin tamamını yedim, bu porsiyon normale göre fazlaydı. Yanındaki pilavı da yedim. 1 kutu ayran içtim. 2 lokma da pide ekmeğinden yedim.




Corner Book Cafe'de french press vanilyalı kahve içtim. 1 tane de bisküvi yedim. Kahveme ara ara süt ekledim. Şeker koymadım. Zaten tamamı fazla geldi bitiremedim. Burası hem kitapçı hem de kahve dükkanı ve yeri de tam köşede olduğu için böyle bir ismi var. Gitmişken 2 tane de kitap aldım. Bu gece 1 tanesini okumayı düşünüyorum (İnci muhalafet olmazsa…)



Akşam yemeği yemeden önce mutfakta hazırlık yaparken kardeşimin yaptığı kekin 1 dilimini götürdüm :)



Yemekte çok az şehriye çorbası içtim. 3 dilim papatesli börek ve 4-5 kaşık da kıymalı yeşil mercimek yemeği yedim. 1 bardak da ayran içtim.



Bugün takip ettiğim tek dizinin yeni sezonu başlamış, Aramızda Kalsın'ın yeni bölümünü izledim. Hüsne'nin taze soğan ve lahmacun aşkı tıpkı benimkine benziyor, çok gülüyorum :)

Blog yazmak için bilgisayarımın başına oturmadan önce biraz leblebi ve tuzlu kaju yedim. Malesef apar topar ve hızlı gelişen bir kaçamak olduğu için fotoğrafını çekemedim :) Leblebi dünkü kadar bile yoktu ama kaju biraz kaçtı. Pek de sevmem ama işte elime geçince affetmedim :)

Bu satırları yazarken de evde kalan son şişe malt içeceğimi de içtim. Şeftali aromalı Maltana. Artık emzirmenin sonlarına geliyoruz. İnci 4 gün sonra 15 aylık olacak. Tüm yeni emzirenlere tavsiye ederim, içilebilir lezzetli bir içecek. Tabi ki şekerli, o nedenle sık sık içmemek lazım. Ama yaz döneminde başka hiç bir içecek içemiyorsanız iyi bir seçenek olabilir. Sütü arttırmaya ne kadar katkısı oldu bilemem çünkü nadiren içtiğim bir içecekti.

Birazdan yeni aldığım kitabımı okumayı düşünüyorum. Kakuzo Okakura Çay Kitabı. İnci uyanmasa bari…


Diyetisyen Serap Orak Tufan

Sosyal medyada takip etmek için:
İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 
Twitter için  https://twitter.com/DiyetisyenSerap 
Facebook için  https://www.facebook.com/pages/Kendinize-%C4%B0yi-Bak%C4%B1n-Beslenme-Dan%C4%B1%C5%9Fmanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1/130475260372458

10 Eylül Çarşamba 2014

Sevgili günlük merhaba,

Nihayet blog yazabilecek bir ruh haline girebildim. Ama her gün sanki yazabilecekmişim gibi herşeyin fotoğrafını çektiğim için iyi niyetimi buradan anlayabilirsiniz :) Her gün yazmak istiyorum, her gün verilerimi topluyorum ama malesef yazabilecek bir enerji bulamıyorum. Bugün nihayet şeytanın bacağını kırdım.

Yazamadığım günler için en çok üzüldüğüm şey çok güzel fotoğraflar çekmiş oluyorum ama yayınlamaya imkan olmuyor. Mesela Pazar günü eşimle Anadolu Kavağı'na gittik, harika yemekler yedim ama yazamayınca kaldı…

Bazen instagramdan yayınlayayım diyorum ama o zaman da blogda yayınlarım diye vazgeçiyorum. Bu aralar disipline giremiyorum. Ailesel bir takım sorunlar nedeniyle hiç keyfim yoktu. Hatta oldukça kötüydüm. Anlayışınız için çok teşekkür ediyorum.

Bugün hem blogda bir farklılık yapmak için hem de canım istediğinden kahvaltıda müsli yedim. Aslında müsli beni çok doyuran bir yiyecek değil. Yersem de ara öğün şeklinde tüketmeyi tercih ediyorum ama bu sabah şöyle soğuk soğuk bir müsli yemek istedim. 6-7 yemek kaşığı dolusu kuru meyveli müsliyi ve 1 bardak sütü karıştırıp yedim. İsteyen yoğurtla da yiyebilir.


Ofise gidince (İnci'nin diliyle opise) şekersiz bir espresso içtim. İnci bugün evde kaldı. İşim bitince ben de eve döndüm. Şimdi bu satırları evden yazıyorum. Birazdan çıkıp 18.00'deki randevum için yeniden işe gideceğim.


Öğle yemeğinde yediklerime gelince,

5-6 kaşık ıspanak yemeği
4 kaşık nohutlu pilav (2 gündür nohut ve pilav yiyordum, kalanları karıştırdım)
3 kaşık yoğurt
Hiç ekmek yemedim.




Yemekten sonra 1 fincan kahve daha içtim ve yanındaki şekerlemeyi ve çikolata dolgulu kıtırı da yedim. Bu arada günlerdir dondurma kaçamağım var. Bir de dün kardeşimin yaptığı kek de işin içine girince tam da tatil öncesi hiç hoş olmadı. Bu aralar ben de biraz psikolojime hizmet ettim :)

Akşama yemek yok, ne yesek?

Her zaman olduğu gibi eve lahmacun sipariş verdik. Ben sadece 1 tane lahmacun yedim ve yanında 1 bardak da ayran içtim.




Yemekten sonra mutfağa girdim ve ertesi gün yemek üzere kıymalı yeşil mercimek yemeği ve şehriye çorbası pişirdim.

İnci'nin son günlerde geç yatma sorunu olduğu için blog yazmaya vaktim olmadı. Bu arada 2 tane mandalina yedim.




İnci yattıktan sonra biraz tv izlerken ve internette takılırken 1 çay bardağı kadar leblebi yedim. Bu leblebiyi kayınpederim Elazığ'dan getirdi. Sert ve tuzlu bir leblebi. Sağlıklı bir atıştırmalık yani. Ama fazla yememek kaydıyla…



Bugünü de böyle kapattık…

Diyetisyen Serap Orak Tufan

Sosyal medyada takip etmek için:
İnstagram için http://instagram.com/diyetisyenserap 
Twitter için  https://twitter.com/DiyetisyenSerap 
Facebook için  https://www.facebook.com/pages/Kendinize-%C4%B0yi-Bak%C4%B1n-Beslenme-Dan%C4%B1%C5%9Fmanl%C4%B1%C4%9F%C4%B1/130475260372458

Gecikme özrü

Son 1 haftadır yaşadığım çok ciddi ve üzücü meseleler yüzünden blog yazılarım gecikmiştir. En kısa zamanda günlüğüme devam edeceğim. Merak edenler için gayet iyi ve sağlıklı olduğumu belirtmek isterim.

Sevgiler

Diyetisyen Serap Orak Tufan

3 Eylül 2014 Çarşamba
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...